Aldığı disiplin cezasını mahkemeye taşıyan öğretmenin açtığı davada İdare Mahkemesince davanın reddine karar verildi. Kararın temyizi üzerine ise, Danıştay 12. Dairesi kararı hatalı bularak bozdu.
Yüksek Mahkeme gerekçesinde, davacı öğretmenin,telefonla müstehcen mesajlar göndermek ve internet üzerinden görüşme programı aracılığı ile uygunsuz görüntüler göstermekten ibaret olan fiilinin, 657 sayılı Kanun'un 124/2. maddesi uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı, söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının bir yıl kıdem indirme cezasıyla cezalandırılması işleminin Anayasa'nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel hayata saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağını değerlendirdi.
İÇTİHAT METNİ
T.C. D A N I Ş T A Y
Onikinci Daire Esas No : 2012/8980 Karar No : 2016/1586
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : … Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : Denizli Valiliği
İstemin Özeti: Denizli İdare Mahkemesince verilen 08/03/2012 tarihli ve E:2011/754;
K:2012/255 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi : Burak Gençoğlu Düşüncesi : Davacının fiilinin, 657
sayılı Kanun'un 124/2. maddesi uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren
bir yönünün bulunmadığı ve disiplin suçu oluşturmadığı, söz konusu fiilin bir
disiplin suçu olarak değerlendirilerek davacının bir yıl kıdem indirme cezasıyla
cezalandırılmasının Anayasa'nın 20. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
8. maddesi uyarınca "özel hayata saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağı
anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta olup, bu nedenle
aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dava; Denizli
İli, Raşit Özkardeş İlköğretim Okulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapan
davacının, 4357 sayılı Kanun'un 7/(c) maddesi uyarınca bir yıl kıdem indirme
cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 25.03.2011 tarihli ve 464 sayılı işleminin
iptali istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davacı hakkında düzenlenen
soruşturma raporu ile eki bilgi, belge ve ifadelerin değerlendirilmesinden;
davacının öğretmenlik şerefini ihlal edici hallerde bulunduğu hususunun sübuta
erdiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka
aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinde; "Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..." hükmüne yer
verilmiş, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde
eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları vurgulanmış, "Özel
hayatın gizliliği ve korunması" başlıklı bölümündeki 20/1. maddesinde;
"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına
sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." düzenlemesine,
90/5. maddesinde ise; "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar
kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine
başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin
milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi
nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas
alınır." düzenlemesine yer verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
"Özel ve aile hayatına saygı hakkı" başlıklı 8. maddesinde; "Herkes
özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir.
Bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla
öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin
ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya
ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir
tedbir olması durumunda söz konusu olabilir." hükmü, "Ayrımcılık yasağı"
başlıklı 14. maddesinde; "Bu Sözleşme'de tanınan hak ve özgürlüklerden
yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal
veya toplumsal köken, ulusal bir azınlığa aidiyet, servet, doğum başta olmak
üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır."
hükmü bulunmaktadır. Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan, 4357 sayılı
Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif
ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai
Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'un
7. maddesinin (c) bendinde; öğretmenlik şerefini ihlal edici hallerde bulundukları,
meslektaşlarının veya talebenin haklarını kasten zarara uğrattıkları sabit olanlara
suçlarının derecesine göre bir yıldan dört yıla kadar kıdem indirme cezası verileceği
hükme bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; Denizli İli, Raşit Özkardeş İlköğretim
Okulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapan davacı hakkında, Çameli İlçesi,
Kalınkoz İlköğretim Okulu'nda görev yapmakta iken 29.07.2010- 09.09.2010 tarihleri
arasında aynı okulda görev yapan öğretmen S.Y.'ye telefonla müstehcen mesajlar
gönderdiğine ve internet üzerinden görüşme programı aracılığı ile uygunsuz görüntüler
gösterdiğine ilişkin olarak hakkında soruşturma başlatıldığı, yürütülen disiplin
soruşturması sonucunda düzenlenen raporda getirilen teklif doğrultusunda, 25.03.2011
tarihli ve 464 sayılı işlemle, 4357 sayılı Kanun'un 7/(c) maddesi uyarınca bir
yıl kıdem indirme cezasıyla cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlıkta, davacının özel hayat alanı içerisinde,
telefonla müstehcen mesajlar göndermesi ve internet üzerinden görüşme programı
aracılığı ile uygunsuz görüntüler göstermesi nedeniyle cezalandırılması karşısında,
söz konusu fiilin Anayasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin
8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" kapsamında
bulunup bulunmadığı konusunun irdelenmesi gerekmektedir. Konuya ilişkin Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi Kararları incelendiğinde; başta Dudgeon-Birleşik Krallık
Kararı (Başvuru No: 7525/76 - Karar Tarihi: 22.10.1981) olmak üzere bu konuda
verilmiş çok sayıda karar bulunduğu, özellikle Smith ve Grady-Birleşik Krallık
Kararı (Başvuru No:33985/96, Karar Tarihi:27.09.1999), Lustig/Prean ve Beckett-Birleşik
Krallık Kararı (Başvuru No:31417/96-Karar Tarihi: 27.09.1999), Perkins ve R.-
Birleşik Krallık Kararı (Başvuru No:43208/98- Karar Tarihi: 22.10.2002), Beck,
Copp ve Bazeley-Birleşik Krallık (Başvuru No:48535/99-Karar Tarihi: 22.10.2002),
kararlarında; eşcinsel kişilerin salt cinsel yönelimlerinden dolayı ordudan
ihraç edilmesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesinin ihlali olarak
karara bağlanmış, Özpınar- Türkiye Kararında (Başvuru No:20999/04-Karar Tarihi:19.10.2010)
ise; bir yargıcın özel hayatında arkadaşlık ettiği kişiler ve giyim tarzı, aşırı
makyaj yapması gibi iddialar ön plana çıkarılarak meslekten çıkarılması anılan
hakkın ihlali olarak değerlendirilmiş, anılan yargıçla ilgili iddiaların bu
kişinin mesleğini icrasına etkisinin somut olarak ortaya konulamadığı hususu
vurgulanmıştır. Öte yandan Anayasa Mahkemesi 03.04.2014 tarihli ve Başvuru No:2013/1614
sayılı kararında; kamu görevlisi olan başvurucunun cinsel içerikli görüntülerinin
internette yayınlanmasına ilişkin olay nedeniyle 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu'nun 125/E-(g) maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla
cezalandırılmasına ilişkin uyuşmazlıkta, başvuruya konu disiplin işlemi ile
yargısal sürece konu edilen davranışların esasen mesleki faaliyet ile ilgisi
olmayan, mahremiyet alanına dahil özel yaşam eylemleri olduğu anlaşıldığından,
başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Bakılan olayda, davacıya isnat
edilen fiilleri okul içerisine ve öğrencilere yansıttığına ilişkin bir delil,
tespit veya tanık bulunmamaktadır. Bu durumda; davacının telefonla müstehcen
mesajlar göndermek ve internet üzerinden görüşme programı aracılığı ile uygunsuz
görüntüler göstermekten ibaret olan fiilinin, 657 sayılı Kanun'un 124/2. maddesi
uyarınca memur disiplin hukukunu ilgilendiren bir yönünün bulunmadığı ve disiplin
suçu oluşturmadığı, söz konusu fiilin bir disiplin suçu olarak değerlendirilerek
davacının bir yıl kıdem indirme cezasıyla cezalandırılmasının Anayasa'nın 20.
maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel
hayata saygı hakkının" ihlali sonucunu doğuracağı anlaşıldığından, dava
konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi
kararında da hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının
bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine,
bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi
yolu açık olmak üzere 23/03/2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.